Halil İbrahim Yılmaz: Ülkemiz ‘ben bilirim, benden iyi kimse bilemez’ anlayışının bedelini ağır ödedi.
HABER: MELİS YILDIRIM / Kamera: EYLEM Ladin KIYMET
ankara Kent Konseyi’nin 5. Genel Kurulu bugün online olarak gerçekleştirildi. Ankara Kent Konseyi Başkanı ve Türkiye Kent Konseyleri Birliği dönem başkanı. Halil İbrahim Yılmaz “Katılım varsa sosyalizm vardır. Katılım yoksa bireycilik vardır. ‘En iyi ben bilirim, benden iyi kimse bilemez’ anlayışının ülkemiz geçmişte ağır bedeller ödemiştir. • İyi planlanmayan projelerin faturasını daha doğmamış çocuklarımız ödeyecek.” Doğru kaynak yönetimini, süreçlere dahil ederek yapmalıyız. Katılımcı bütçeyi her alanda tartışmak zorundayız” dedi.
Ankara Kent Konseyi 5. Olağan Genel Kurulu bugün online olarak gerçekleştirildi. Türkiye’de online olarak gerçekleştirilen ilk genel kurul olma özelliğini taşıyan toplantı, Ankara Kent Konseyi binasından da takip edildi. Açılış konuşmasını Ankara Kent Konseyi Başkanı ve Türkiye Kent Konseyleri Birliği dönem başkanı Halil İbrahim Yılmaz yaptı. Yılmaz özetle şunları söyledi:
“ŞEHİRLİ HERKESİN ANKARA BELEDİYE MECLİSİ’NDE YERİ VAR”
“Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Ankara ve Ankara halkının tam bir barışa sahip’ dediği 85 milyonluk başkent Ankara için, Cumhuriyetin 100. yılında 100 tavsiyeyi görüşeceğimiz genel kurul toplantımızı gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyoruz. 100 yıldır Cumhuriyet’e ev sahipliği yapan kent için Ahmet Hamdi Tanpınar, “Ankara bir iç kale, bütün umutların birleştiği son sığınaktır” diyor Metin Altıok, “Siz başkentisiniz” diyor. Ankara için şiir Ahmet Arif’in Karanfil Sokak şiirinde “Ankara’ya hasretim bozuldu” der.
Tarihi dünyanın ilk uygarlıklarına kadar uzanan antik kent Ankara için 4 yılda neler yaptığımızı kısaca anlatmak istiyorum. Bundan tam 4 yıl önce 234 üyemizle ilk genel kurul toplantımızı 29 Haziran 2019’da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş’ın “Şehri yönetmek için 6 milyon insanın aklına ihtiyacım var” çağrısıyla gerçekleştirdik. . Bugün 234 genel kurul üyesinden 1.800’ü aşkın kurum ve kuruluşun yer aldığı, katılımcı kültürün merkezi, kalbi ve ruhu haline gelen bir kent konseyi haline geldik. Üye başvurularını hiçbir zaman herhangi bir eleme veya filtrelemeye tabi tutmadık. Kente mensup herkes Ankara Kent Konseyi’nde yer buldu ve Ankara Kent Konseyi’nin katılımcı ruhuna katkıda bulundu. Hiyerarşinin olmadığı, sadece emeğin öne çıktığı, katılım konusunda otorite telaşının olmadığı bir yapı oluşturduk. Bunu gören 5.000’den fazla özel teklif sahibi 26 çalışma grubu, 32 alt çalışma grubu ve 5 mecliste yer aldı. Başkent Ankara için ellerinden geleni yaptılar.
Ankara Kent Yönetim Kurulu olarak kentin aidiyetini artırmak, Ankara’nın marka değerini yükseltmek, katılımcı demokrasiyi tüm kente yaymak ve Ankara’nın kadim 5000 yılını başkentiyle gün yüzüne çıkarmak için elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. kimlik.
“BÜYÜK DEPREM AFETİNİN İLK DAKİKASINDAN İTİBAREN YÜZLERCE BİLEŞENİMİZ BÜYÜK BİR DAYANIŞMA OLUŞTURDU”
Ülkemizin ne zaman işbirliğine ve bütünleşmeye ihtiyacı olsa, Milli Mücadele’nin karargahı olan Ankara, teşkilatlı bir toplumun tüm bileşenleri ve fertleri olarak her doğal afette güzelliklerin karargahı olmuştur. Kurum ve kuruluşlarla rekabet etmeden şehrin sorunlarına bireysel değil kurumsal olarak sahip çıktık. Ortak akıl için gerekeni yaptık. Kamp yapmaktan uzak durduk. Vasatı değil, liyakat ve sevgiyi örgütledik.
Büyük depremin ilk dakikasından itibaren sağa sola bakmadan yardıma koşan gençlik meclisimizin sevgili genlerimizden başlayarak yüzlerce üyemiz büyük bir dayanışma örgütledi. Bir kuruş kuruş dokunmadan onbinlerce vatandaşı iyileştirdiler. Sandıkların altında karınca olduk, kardeş olduk, farklı disiplinlerle bir araya geldik, güzellikleri örgütledik, enkazları Ankara’dan kaldırdık.
Spordan kültür-sanata, çalıştaylardan akademik toplantılara, farkındalık çalışmalarından şube toplantılarına 4 yılda dil ağırlıklı 910 etkinlik gerçekleştirdik.
26 çalışma grubu ve 5 meclis 2 bin 25’in üzerinde toplantı yaptı. Ankara Büyükşehir Belediyesi, tüm disiplinlerin masa etrafında buluştuğu toplantılarda 7000 saat boyunca şehrin her sorununu konuştu, çözüm aradı ve önerilerde bulundu.
İlk dönemde Kent Konseyi’ne gönderdiğimiz 16 tavsiye tüm siyasi partilerin desteğiyle oybirliğiyle kabul edildi ve çoğu hayata geçirildi. Meclisimizin değerli üyelerine ve Büyükşehir Belediye Başkanımıza şükranlarımı sunuyorum.
“DEPREMDEN ETKİLENEN 15 MİLYON VATANDAŞA 44 YARDIM TIRI VE YÜZLERCE YARDIM ARACIYLA BİNLERCE ÇEŞİTLİ BİNLERCE MALZEME GÖNDERDİK”
Az önce de belirttiğim gibi şehrin geleceği için, davet aldığımız, Ankara adının geçtiği şehir için kurulan her düzenlemenin, her çalışmanın, her hayalin, her umudun modülü olduk. Açıkça belirtmeliyim ki, kentle ilgili her sorunu kendi sorunumuz olarak kabul ettik. Kentin sorunlarını bireyselleştirmeden sosyalist bir yaklaşımla ele aldık. Bireysel hırslarımızı bir kenara bırakıp sadece Ankara sloganıyla analiz üreten bileşenlerimiz, Ankara Kent Konseyi’nin en büyük gücü ve enerjisi oldu. Deprem anında sadece ‘Dayanışma sarsıntıdan güçlüdür’ diyerek depremden etkilenen 15 milyon vatandaşımıza 44 yardım TIR’ı ile yüzlerce yardım aracı ve binlerce ton malzeme gönderdik.
5 bin 350 aile, 41 bin 750 kişi, değeri 100 milyona yaklaşan 435 bin adet giyecek, yüzlerce gencimizin gönüllü olduğu ve veren elin durumu bozmadığı duygusuyla ihtiyaç pazarımızdan temin edildi. götüren el.
Cumhuriyetin 100. yılını katılımcı bir süreçle kutlamak için büyük çaba sarf etmek adına hücrelerimizi yeniden düzenleyerek Cumhuriyetin ruhunu ve değerini gelecek yüzyıllara taşımak için çalışmaya devam ediyoruz. 4 yılda sergilediğimiz şeffaf katılım modeli hem ulusal hem de uluslararası kuruluşların ilgisini çekti.
Bu dört yılda şunu gözlemledik; Katılımcı yönetim anlayışının hakim olduğu kentlerde kamu israfı olmaz. Çünkü hak sahipleri fikir aşamasında sürece dahil olurlar ve ağaç ıslanınca hakikatle buluşmak için eğilirler. Katılımcı yönetim anlayışının olduğu şehirlerde kamplaşma olmaz, hizipleşme olmaz. İnsanlar söz cümbüşü ile masaya oturuyor ve kafalarında siyasi bir telaş olmadan fikirlerini samimi bir şekilde ifade ediyorlar. Katılımın önemli olduğu bir şehirde, şehre karşı işlenen suçlar azalır, şehrin imar planları kapalı kapılar ardında tekrar tekrar yapılmaz.
“‘EN İYİSİ BENİM, BENDEN DAHA İYİ BİLMEZ’ YAKLAŞIMININ ÜLKEMİZ BEDELİNİ AĞIR ÖDEDİ”
Katılım varsa sosyalizm vardır. Katılım yoksa bireysellik vardır. Geçmişte “en iyi ben bilirim, benden iyi kimse bilemez” anlayışının bedelini çok ağır ödedi ülkemiz. Doğru planlanmayan projelerin bedelini doğmamış çocuklarımız ödeyecek. Kırsal kalkınmadan bahsediyorsak, belediye meclisinde olduğu gibi köy muhtarlarımızı da süreçlerin içine dahil ederek hakikat kaynak yönetimi yapmak zorundayız. Ortaklık bütçesini her alanda tartışmalıyız.
Son depremden önce, sel ve afetlerden sonra, İzmir depremi sonrası, farklı partilerden 11 büyükşehir belediye başkanını bir araya getirerek ‘Toprağının yüzde 42’si ilk olan Türkiye’de depremi unutalım’ diyerek farkındalık toplantısı yaptık. Derece deprem bölgesi, büyük bir trajedidir’.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da genel kurula görsel bir açıklama gönderdi.